Kariyerinin dikkat çekici performanslarından birini sergilediği “The Substance” filmiyle gündemde olan güzellik ikonu Demi Moore (62), PEOPLE dergisinin “Dünyanın En Güzel İnsanları” özel sayısının kapağında yer aldı. Moore, dergiye verdiği röportajda kariyerinin başlarında vücuduna uyguladığı “çılgın” egzersiz rutinlerini ve bu konudaki değişen bakış açısını samimi bir şekilde paylaştı.
1996 yapımı “Striptease” ve ertesi yıl çevirdiği “G.I. Jane” gibi çığır açan filmlerdeki rolleri için uyguladığı katı diyet ve egzersiz programları hakkında geçmişte de konuşan Moore, o dönemlerdeki zorlu süreçleri hatırlattı. Derginin kapak hikayesinde Moore, “Malibu’dan Paramount’a yaklaşık 42 kilometre bisiklet sürmek gibi çılgın şeyler [diyet ve egzersizle]. Bütün bunlar, dış görünüşüme çok fazla değer vermemden kaynaklanıyordu,” ifadelerini kullandı.
Günümüzde ise önceliğinin çok daha farklı olduğunu vurgulayan Moore, “Artık çok daha fazla genel sağlığım ve iyiliğimle ilgili. Çok daha fazla uzun ömürlülük ve yaşam kalitesiyle ilgili. Ve sanırım kendime karşı daha nazik birine dönüştüm,” dedi.
“G.I. Jane” filminde Teğmen Jordan O’Neill karakterini canlandırmak için kas yapan oyuncu, o dönemde vücuduyla “çok sert ve çok daha düşmanca bir ilişkisi” olduğunu kabul etti. Moore, “Açıkçası, gerçekten sadece kendimi cezalandırıyordum. Ve onu kontrol etme arzusuna karşı, şimdi vücudumla çok daha sezgisel, rahat ve güvenen bir ilişkim var,” şeklinde konuştu.
Oyuncu için dönüm noktası “G.I. Jane” filminin çekimleri tamamlandıktan sonra geldi. Moore, “Vücudumu defalarca dönüştürmüştüm ve açıkçası çok daha büyük, kaslı bir vücuttu. Ve bu filmde inanılmaz bir deneyim yaşamıştım ve bir güç duygusu deneyimlemiştim. Ama fark ettim ki, bunu üzerimde taşımak istemiyordum. Sadece içimde olmasını istiyordum. Ve sanırım bu kadar uzun bir süre boyunca vücudumu bu kadar çok zorlamaktan yorulmuştum,” diye açıkladı.
Bu farkındalığın diyet ve egzersiz üzerindeki baskısını bırakmasına yardımcı olduğunu söyleyen Moore, “Yemeğimi kontrol etmeyi bıraktım ve sadece teslim olduğum bir an yaşadım, kendimi bıraktım ve istediğim vücut olmasa bile, vücudumu olduğu gibi kabul etmenin ne anlama geldiğini gerçekten anladım. Gerçekten bıraktım. Artık doğal beden ölçümün ne olduğunu bilmediğim için, sadece doğal beden ölçümde olmayı istediğimi hatırlıyorum. Üç hamilelik geçirmiştim. Bütün bu diyet ve egzersizi yapmıştım, kontrol etmiştim ve değiştirmiştim. Ve bilmiyordum. Bu yüzden sadece bıraktım,” dedi.
“G.I. Jane” daha fazla fiziksel güç gerektirirken, 1996 yapımı “Striptease” filminde FBI sekreterinden striptizciye dönüşen rolü zihinsel olarak güçlendiriciydi (ve o dönemde 12.5 milyon dolarlık rekor bir maaş kazanmasını sağladı). Moore, “Dans etme kısmıyla aslında çok rahatsız olduğumu düşünüyorum. Bu yüzden dans etme, hareket etme ve o şekilde kendi vücudumla kendi rahatımı bulma deneyimi ve hissi çok güçlendirici ve çok özgürleştiriciydi,” şeklinde konuştu.
“The Substance” filmindeki çıplak sahnelerine gelince, Moore, 60’lı yaşlarında birinin vücudunu kabul etmenin getirdiği bir “özgürleşme” olduğunu söyledi. Moore, “Çok savunmasız bir deneyim ve çok ham bir deneyim olmasına rağmen. Çünkü bunu yaparak hikayeye hizmet ettiğini, önemli olana hizmet ettiğini gerçekten biliyordum. Çıplaklık, iletilmesi gereken savunmasızlığın gerçekten önemli bir parçasıydı,” dedi.
Hollywood’da yaşlanmayı kucaklama konusuna değinen Moore, en önemli şeyin “olduğumuz gibi, olduğumuz anda kendimizi kabul etmek” olduğunu söyledi. Moore, “Vücudumun beni bugüne getiren tüm süreçleri için daha büyük bir takdirim var. Vücudumun üç insanı büyütmesi ve genel olarak gerçekten inanılmaz bir sağlığa sahip olmam ne kadar inanılmaz. Bu, bazen aynaya baktığımda ‘Aman Tanrım, yaşlı görünüyorum’ ya da ‘Yüzüm düşüyor’ demediğim anlamına gelmiyor. Diyorum. Ama aynı zamanda bunun bugün olduğum yer olduğunu kabul edebiliyorum ve farkın bunun değerimi ya da kim olduğumu tanımlamadığını biliyorum,” şeklinde konuştu.